muzicafe
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

EREN KUŞTAN

Aşağa gitmek

EREN KUŞTAN Empty EREN KUŞTAN

Mesaj  Admin Perş. Mayıs 22, 2008 10:59 am

Babası Antalya Devlet Operası, annesi de Ankara Devlet Operası çalışanı olan Kuştan, müzik yeteneğinin çok küçük yaşta keşfedildiğini söyledi. 2-2,5 yaşındayken annesinin evde, öğrencilerine kulak eğitimi dersi verdiğini anlatan Kuştan, “Onlara piyanodan sesler basarken ben de hep salonda geziniyormuşum. Bir gün kendi kendime notaları isimleriyle söylemeye başlamışım. Annem tesadüf sanmış, gitmiş piyanodan başka bir notaya başmış, onu da söylemişim. Daha sonra bana notaları renklerle, şekillerle öğretmeye başlamış. 4 yaşında ise piyano derslerine resmen başladım. Ama notaları bildiğim için ufak parçalar da seslendirebiliyordum” dedi.

“İlk göz ağrısı” piyano olmasına rağmen 9-10 yaşlarına geldiğinde, “kemana büyük bir sevgiyle sarılan ve keman sesinden zevk almaya başlayan” genç sanatçı, yeni müzik aletini öğrenmek için de yoğun bir çalışma yaptığını dile getirdi. Kuştan, “Kemana 3-4 yaşında başlayan insanlar var ve ben bayağı ileri bir yaşta başlamış oldum. Yine de içimde varmış, ekstra bir gayret göstererek o seviyeye ulaştım” diye konuştu.

Kuştan, kemana başlamasında en fazla Yahudi keman sanatçısı Itzhak Perlman’ın kayıtlarının etkili olduğunu, Suna Kan, Cihat Aşkın, Ayla Erduran gibi isimleri örnek aldığını ve özellikle David Oistrakh’ı çok beğendiğini dile getirdi.

İLK KONSERİ 7 YAŞINDA
İlk konserlerini 7 yaşında piyanoyla verdiğini, kemanla da 13 yaşından itibaren yurt içi ve yurt dışında resitaller sunmaya başladığını anlatan 23 yaşındaki Kuştan, eğitimine şu anda Almanya’da devam ediyor.

Klasik müzikle ilgili yurt dışı izlenimlerini anlatan Kuştan, şunları kaydetti:
“Almanya’da okuduğum yerde, bu iş çok çok yüksek kalitede ve çok sık yapılıyor. Her gün başka bir konser var ve her gün dünyanın en ünlü başka bir solisti gelip orada konser veriyor. Dünyada hiç göremeyeceğiniz müzik kombinasyonları olabiliyor. Her yerde en iyisini sergilemeye çalışıyorum, ama bunun içinde ola ola insan kendinden daha fazla şey beklemeye başlıyor.

Popüler olana daha fazla talep, çok ünlü biri sahneye çıkar çıkmaz daha dinlemeden ya da ne yaparsa yapsın çok fazla alkışlama her yerde var. Yine de Almanya’da sadece müzik dinlemek için, isim bakmadan konsere gitme durumu çok daha fazla. Katılım çok daha yoğun konserlere.”

Kuştan, “kendi evi”Ankara’da konser vermenin de “dünyanın en güzel hislerinden biri”olduğunu dile getirerek, “Ankara’da çalmak çok başka bir şey. Kendi stadında maç oynamak gibi bir şey” dedi.

BERLİN’DE TÜRK KEMAN SANATÇISI OLMAK
İyi bir sanatçının müziğinin, o sanatçının ülkesi hakkında da merak uyandırdığını vurgulayan Kuştan, “toplumun en aydınlık yüzü olan” sanatçıların yurt dışında konserler vermesinin Türkiye’nin imajına olumlu katkılar yapacağını söyledi.

“Batıda, kendi kültürlerinin ürünü olan klasik müziği bizim yorumlamamız ayrı bir etki yaratıyor” diyen Kuştan, şunları kaydetti:
“Türkiye için coğrafi açıdan doğuda olması dışında başka bir fikri bulunmayan bir sürü insana en iyi kalitede müzik sunarak, kafalarındaki Türkiye imajını tamamen değiştirebiliriz aslında. İstediğiniz kadar kitap okuyun, gidin, anlatın, seminer verin, müziğin verdiği o ruhani duyguyla birlikte o etkiyi belki de sergileyemezsiniz orada.

Berlin’de çok fazla Türk var ama benim orada keman sanatçısı bir Türk olmama şaşıyorlar. Müzik yüksek okulunda bir kemancı olmama, konserler vermeme, Berlin Radyo Senfoni Orkestrası’nda çalmama şaşırıyorlar, ilgi duyuyorlar. Aslında, Türkiye’yi sadece yemekleriyle Antalya’sıyla değil bu yönleriyle de tanımış oluyorlar.”

Petrol zengini Katar’ın, çok yüksek maaşlarla dünyanın kaliteli sanatçılarını yeni kurduğu senfoni orkestrasına almaya çalıştığını anlatan Kuştan, “Katar, bir gün petrolün biteceğini biliyor. Ama, sanattaki bu adımları sayesinde maddi varlığı bittiği gün, bir bakacaksınız Katarlı sanatçılar duyulacak ya da dünyaya açılamasalar bile kendi içlerinde çok derin bir kültürleri olacak. Türkiye’de ise yetişmiş potansiyel var, bunu daha da iyi değerlendirebilir” diye konuştu.

“TÜRKİYE’DE KENDİNİ GELİŞTİRME OKUL SONRASINDA”
Almanya’daki eğitimde öğrenciye kendi üslubunu oluşturma şansı verildiğini, Türkiye’de ise disiplin anlamında iyi eğitim sunulduğunu belirten Kuştan, “Ancak Türkiye’de ulaşmak istediğiniz yolda karşılaştığınız şeylerin hep başkaları tarafından verilmesi kendinize kişilik çizme şansınızı yok ediyor. O nedenle gelişimi yapabilme okul sonrasına kalıyor. Okul sonrası ise hayata başlama, iş, güç sorunları müzikte ilerlemede kısıtlamalar oluşturuyor. Ama müzikte de acelecilik olmaz” dedi.

Eren Kuştan, 2004 yılında Hochschule für Musik “Hanns Eisler” Berlin’in giriş sınavını kazandı. 2000 yılında, Toulouse Konservatuvarı’ndan ve National Enstitute of Music-Costa Rica’dan burslu öğrenci daveti alan Kuştan, Bulgaristan, Almanya, Filistin ve Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği’nde resitaller verdi.

Konsertmaister olarak, Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası’nda, World Youth Orchestra’nın Avrupa, Amerika, Afrika ve Orta Doğu turnelerinde görev alan sanatçı, Türkiye Gençlik Orkestrası’nın Fazıl Say solistliğindeki Türkiye, Almanya ve Belçika turnelerine grup şefliği yaptı.
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 2401
Kayıt tarihi : 01/04/08

https://muzicfe.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz